1 Ocak 1951 Saat18.00 İstanbul Radyoevi. Herkes telaş içinde.
Yılbaşı programının en önemli sanatçısı Perihan Altındağ Sözeri rahatsızlanmış ve programa katılamayacağını iletmiştir.
Bunun üzerine bir çok sanatçı acilen aranır ama hepsinin gazinolarda programı vardır…
Akıllara Aralık ayında sınava tabi tuttukları bir genç gelir. Gözlüklü, sessiz, kibar gençtir.
Bu genci sınava aldıklarında; seçici kuruldaki üyeler rastgele şarkı adı söylerler, genç istenilen her şarkıyı mükemmel bir şekilde okur. Üyeler ne zaman takılacağını görmek için sıkıştırır. Farklı makamlarda zorlaşan şarkı adlarını söylerler. Genç 2 saatin sonunda, yaklaşık 60 şarkıya da mükemmel giriş yapar.
En sonunda bir üye “Yavrum ,sen kaç şarkı biliyorsun” diye sorar:
Genç “dört bin, efendim” deyince ,hepsi çok şaşırır. 186 kişi içinde sınavı tek geçen odur.
Hemen evine birini gönderip:
“Müsaitsen, hangi makam fark etmez, şarkı dosyanı al ve 1,5 saat içinde burada ol” denir. Genç “Peki efendim” der.
Geldiğinde hemen canlı yayına çıkacağı söylenince önce çok heyecanlanır…
Asım Bey’in hicaz bir eseri ile başlayıp, “hem okudum hem de yazdım” türküsü ile 45 dakikalık programı başarılı bir şekilde bitirir. Saat 21.15’dir.
Spiker Tarık Gürcan “Mazeretine binaen seansına gelemeyen Perihan Altındağ Sözeri yerine Zeki Müren’i dinlediniz” diye anons eder.
Yayından hemen sonra İstanbul Radyosu, az önce okuyan solistin kim olduğunu merak eden ve tebrik etmek isteyen dinleyiciler tarafından telefon yağmuruna tutulur. Okuyuşu, üslubunun farklılığı ve sesi herkesi etkilemiştir.
Tebrik için ilk arayan ünlü ses sanatçısı Hamiyet Yüceses’tir. “Mest olarak, gözyaşları ile seni dinledim. Kimsin sen evladım?”der.
Büyük sanatkarımız; “muhterem hanımefendi, Bursa’ya geldiğinizde tanışmıştık, size şarkı söyleyen, gözlüklü, mavi ceketli çocuk. Ben Zeki Müren” der.
Sevgi, saygı, minnet ve rahmetle…